Ayasofya (Hagia Sophia) 

İki İnancın Buluşma Noktası.Turumuza, tarihe yön veren ve mimarisiyle büyüleyen Ayasofya ile başlıyoruz. 537 yılında Bizans İmparatoru Justinianus tarafından kilise olarak inşa edilen bu yapı, yüzyıllar boyunca Doğu Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olmuştur. 1453’te Osmanlı tarafından camiye dönüştürülmüş ve günümüzde ise kültürel bir sembol olarak ziyaretçilerini büyülemektedir. Altın Mozaikler: Hz. İsa, Meryem Ana ve melek figürleriyle bezeli mozaikler Bizans sanatının şaheserleri dir. Dev Kubbe: 56 metre yüksekliğindeki kubbesi, döneminin mimari harikalarından biridir. Ayrica Osmanlı döneminden kalan mihrap, minber ve devasa hat yazıları ile İslam sanatını yansıtır.

Topkapı Sarayı ,Osmanlı İhtişamının Kalbi. Ayasofya’nın ardından, Osmanlı padişahlarının 400 yıl boyunca yaşadığı Topkapı Sarayı’na geçiyoruz. Saray, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda Osmanlı’nın yönetim merkezi ve hazinesidir. Harem: Padişahların ve ailelerinin özel yaşam alanı; mistik atmosferiyle dikkat çeker. Kutsal Emanetler: Hz. Muhammed’in kılıcı ve sakalı gibi İslam dünyası için kutsal kabul edilen eserler burada sergilenir. Divan Salonu: Devletin önemli kararlarının alındığı bu alan, Osmanlı’nın yönetim sistemini gözler önüne serer.

Sultanahmet Camii ; Zarafetin ve İhtişamın Buluşması.İstanbul’un en ikonik yapılarından biri olan Sultanahmet Camii, 1616 yılında Sultan I. Ahmet tarafından inşa edilmiştir. Altı minaresiyle gökyüzüne yükselen bu cami, iç mekandaki çini süslemeleriyle göz kamaştırır. Mavi İznik Çinileri: Camiye adını veren mavi tonlardaki çiniler, Osmanlı sanatının en zarif örneklerindendir. Kubbe ve Minareler: 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesi ve altı minaresi, İstanbul siluetine benzersiz bir dokunuş katar. Avlusu: Türkiye’nin en büyük cami avlularından biri olup, huzur dolu bir atmosfer sunar.        

Hipodrom Meydanı ; Bizans’ın Sosyal Merkezi.

Turumuz, Bizans döneminde at yarışlarının, törenlerin ve kutlamaların merkezi olan Hipodrom Meydanı ile devam ediyor. Mısır Dikilitaşı (Obelisk): Antik Mısır’dan getirilen bu dikilitaş, zamanın gücünü simgeler. Yılanlı Sütun: Antik Yunan’dan günümüze taşınan bronz sütun, mitolojik anlatımlara dayalıdır. Örme Dikilitaş: Bizans dönemi taş işçiliğinin bir örneği olarak meydanı süsler. Alman Çeşmesi: II. Wilhelm tarafından hediye edilen bu çeşme, Osmanlı-Alman dostluğunu simgeler.

Kapalıçarşı ; Alışverişin Tarihle Buluştuğu Nokta.Turumuzun son durağı, 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Kapalıçarşı. 4000’den fazla dükkânıyla dünyanın en eski ve en büyük çarşılarından biridir. El Sanatları ve Takılar: Osmanlı motifleriyle süslenmiş takılar ve el yapımı halılar göz alıcıdır. Baharat ve Lokumlar: Renkli baharatlar ve Türk lokumları, tat alma duyularınızı harekete geçirecek. Antikalar: Tarihi objeler ve süs eşyaları ile geçmişe yolculuk yapabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı ; Yeraltındaki Gizemli Dünya. Sarnıç, Bizans döneminde şehrin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir. 336 sütunla desteklenen bu mistik yapı, yansıyan ışıkları ve serin atmosferiyle büyüler. Medusa Başı: Mitolojiden ilham alan sütun kaideleri ile dikkat çeker. Sütun Ormanı: Görkemli sütunlar, bir zamanlar şehrin su deposu olarak kullanılan bu alanı eşsiz bir atmosfere büründürür.